Quantcast
Channel: Satranç Okulu
Viewing all 113 articles
Browse latest View live

Botvinnik Satranç Dünyasının Kötü Karakteri Miydi?

0
0

Dünya Şampiyonu Botvinnik SSCB’nin efsanevi oyunculardan biriydi. SSCB’den çok şampiyon çıkmıştır ama Karpov ve Kasparov da dahil olmak üzere büyük olasılıkla her açıdan en çok saygı gören şampiyon Botvinnik idi. Operaya gittiği zaman anons edilen ve alkışlanan kaç şampiyon vardır ki?

Botvinnik 1963 yılında unvanını Petrosian’a kaybettikten sonra FIDE, daha önce olduğu gibi kendisine bir yıl sonra rövanş hakkı vermedi. Botvinik geçmişte Tal ve Smyslov’a unvanını kaybetmiş ama rövanş maçları ile unvanını geri almayı başarmıştı. FIDE rövanş hakkını iptal edince Botvinnik daha seyrek oynamaya başladı ve bir süre sonra satranç çalışmalarını kurduğu Botvinnik okulu ile sınırladı.

Botvinnik Yargılarında Adil Miydi?

Botvinnik politik olarak o zamanki sistemin adamıydı elbette. Katı görüşleri vardı ve satrançta da yaklaşımları katı idi. Örneğin elbette Tal’in oyun tarzını beğenmezdi. Tal satranç tahtasında savunduğu şeylerin tersini yapmaktaydı. Belki de bu tutuculuğu yeni gelen oyuncuları ağır şekilde yargılamasına da yol açmış olabilir.

Botvinnik’in çok yakınında olan Büyükusta Vasiukov, Botvinnik’in düşüncelerini savunma konusundaki inatçılığından bahsetmiştir. Onun düşünceleri yanında diğer düşünceler hep sönük kalmak zorundaymış.

Elbette şampiyon olmak için büyük bir ego gerekir.

Acaba resimdeki beş şampiyonun düşüncelerini seslendirsek şunları duyabilir miydik?

Smyslov: “Ah o rövanş maçını Botvinnik’e vermeseler tahtta daha uzun kalırdım”

Tal: “Şampiyon oldum geldi geçti. Hayat kafayı bunlara takmaya değmez. Ben oyundan aldığım keyfe bakarım”

Karpov: “Kasparov’a karşı 5-0 öndeyken 6-0 yapabilseydim Kasparov falan olmazdı. fırsat kaçtı. Yılanın başını küçükken ezemedim.”

Kasparov: “Şu çok açık ki gelmiş geçmiş en büyük şampiyon benim”

Botvinnik: “Ben Alekhine’i Capablanca’yı yenmiş adamım, bunların hepsi çömez”

“Bu çocuk (12 yaşındaki Karpov’u kasdederek) satrançtan zerre anlamıyor ve bu meslekte kesinlikle geleceği olamaz.”

Bunu diyen Botvinnik ve elbette Karpov bu sözleri boşa çıkartıyor. Üstelik bu lafları espri ile de hatırlatmaktaymış Karpov.

Botvinnik’in bu acımasız yorumuna inanmak gerçekten güçtü. Botvinnik şampiyon yetiştiren şampiyon olarak bilinir ve küçüklükten itibaren büyük bir yeteneği olduğu düşünülen Karpov hakkında böyle bir yoruma inanmak da zor.

Oysa ki Karpov’un yeteneği o kadar da belirgin değilmiş.

“Anatoly learned to play chess at the age of four, rising to the rank of Candidate Master by the age of eleven. At twelve, he was accepted into Mikhail Botvinnik’s prestigious chess school, though Botvinnik made the following remark about the young Karpov: “The boy does not have a clue about chess, and there’s no future at all for him in this profession.” Karpov acknowledged that his understanding of chess theory was very confused at that time, and wrote later that the homework which Botvinnik assigned greatly helped him, since it required that he consult chess books and work diligently.” Kaynak: Chessbase

Kısaca okula geldiği sırada Karpov’un o kadar iyi olmadığı ve satranç konusunda kafasının karışık olduğundan bahsediliyor. Yine de Botvinnik’in yorumu ve öngörüsü gerçekten kötüymüş.

Yukarıdaki paylaşım tepki toplayınca rusça kaynaklardan da bunu teyit etme imkanı bulabildik. Alttaki ifade de Botvinnik, Karpov için “Maalesef ondan bir şey olmaz” diyor Karpov ise bu sözü boşa çıkarmayı başarmış. Kaynak: Chesspro.ru

Botvinnik’in Gözünde Kasparov

Peki Botvinnik öğrencisi Kasparov’u yeterince takdir etmiş miydi? Beraber geçirdikleri tüm yılları elbette bilemeyiz ama yurt dışında önemli bir turnuvaya oyuncu seçmesi gerektiğinde Andrianov ile Kasparov arasındaki tercihi Andrianov’dan yana olmuştu

Elbette Andrianov ismi size bir şey ifade etmiyor çünkü Andrianov kariyeri boyunca en fazla 2400’lü elolarda dolaştı ve uzunca bir süre Yunanistan’da antrenörlük yaptı.

Botvinnik’in Taimanov’u Suçlaması

Taimanov beklenmedik şekilde Fischer’e 6-0 kaybedince Botvinnik, Taimanov’u maçı satmakla suçlar. Şüphesiz bu suçlamanın Taimanov’un neredeyse SSCB’de vatan haini düzeyine düşmesinde etkisi vardır.

Ve Salo Flohr’un Gözyaşları

1951 yılında Botvinnik ile Bronstein şampiyonluk maçı yapmaktadır. Botvinnik’in yakın arkadaşı Flohr aynı zamanda onun yardımcısıdır. O dönemde oyunlar ajurne edilmektedir ve oyunların analiz edilmesinde yardımcılar yoğun çalışır. 22 oyun bittiğinde Bronstein 1 puan ile öndedir. 23’üncü oyun ajurne edilir. Botvinnik’in avantajı vardır ve her şey bu oyuna bağlıdır. Ajurne hamlesini Botvinnik yapar ve notasyon zarfla mühürlenir. Hamleyi bir tek Botvinnik bilmektedir ve hamlesini Flohr’a söyleyerek analiz etmesini söyler. Yoğun  uğraştan sonra Flohr analizini bitirir ve Botvinnik’in karşısına çıkar. Şaşılacak şekilde Botvinnik “Salo hamlelerimi eşime göster” der. Oysa eşi sadece taşların hareketlerini bilmektedir. Aynı gün turnuva salonuna girerken Botvinnik “Biliyor musun Salo ben o hamleyi yapmadım, başka hamle oynadım.” Açıkça Botvinnik, Flohr’a güvenmemiştir. Onun ajurne hamlesini rakibine söyleyebileceğinden şüphe etmiştir. Flohr’un gözünden yaş gelir. Tüm gücünüzle desteklediğiniz insanın size güvenmemesi ne acıdır. Tam bir trajedi. (Kaynak: Satranç Hikayeleri)

Satranç Şampiyonları

Botvinnik  acaba yargılarında objektif olamayan, kimseye güvenmeyen aşırı inatçı biri miydi?

Siz ne dersiniz?

The post Botvinnik Satranç Dünyasının Kötü Karakteri Miydi? appeared first on Satranç Okulu.


d4 Satranç Festivali İzmit’te Başlıyor!

0
0

14-15 eylül tarihlerinde ilki gerçekleştirilecek d4 SATRANÇ FESTİVALİ 2017’ye geri sayım başladı! Satranç, turnuvasının yanında gerçekleştirilecek etkinliklere 3+ yaş çocuklar ve gençler davetlidir. Aileler için ise uzman psikolog ve pedagoglar ile söyleşiler düzenlecektir.

Ödüllü turnuva kayıt linkine ve yönergeye www.kocaeli.tsf.org.tr adresinden ulaşılabilir. Festival bünyesindeki diğer organizasyon ve etkinlikler için Festival sayfası: www.d4satranc.com

d4 Satranç eğitim merkezi 2016 temmuz ayında GM Mert Erdoğdu ve FM Alper Olcayöz tarafından kuruldu. FIDE (Dünya Satranç Federasyonu) antrenör belgesine sahip hocalar GM Mert Erdoğdu ve FM Alper Olcayöz ile yürütülmekte. Antrenör Gizem Şişman ile de miniklere satranç dersleri yapılmakta.

d4 Satranç Spor Kulübü 2017 yılında kuruldu.

Büyükusta Mert Erdoğdu ve FM Alper Olcayöz d4 Satranç Merkezinde öğrencileriyle

The post d4 Satranç Festivali İzmit’te Başlıyor! appeared first on Satranç Okulu.

Satranç Hilekarı Ivanov Tutuklandı

0
0

Satrançta hile her spor dalında olduğu gibi en aşağılık suçlardan biri şüphesiz. Ne var ki satrançta alınan bilgisayar yardımının dopingden bir farkı var. Doping alan sporcu hayatını da tehlikeye atar ve doping ile kazanacağının garantisi yoktur. Doping kullanan sporcu yine de çok çaba göstermek zorundadır.

Satrançta bilgisayar yardımı aldığınız anda sadece satranç kurallarını bilseniz bile dünya şampiyonunu yenebilecek seviyeye gelirsiniz.

Aşağıda gördüğünüz sahtekar Borislav Ivanov uzunca bir süre satranç dünyasının konusu oldu. Bir anda olağanüstü güçlü bilgisayar hamleleri ile Büyükustaları dize getiren Ivanov’un sahtekarlığı konusunda neredeyse herkes emindi. Mesele nasıl sahtekarlık yaptığı idi.

Daha önceki “Satranç sahtekarının ayakkabısı” yazımızda işin iç yüzü anlaşılmıştı.Şimdi Ivanov ile ilgili son gelişmeler.

Satrançta hile konusunda en pişkin üçkağıtçı Ivanov sahte döküman satarken Bulgar polisi tarafından tutuklandı.

Bazı şüphecileri ikna etmek zordur. Adam 3100 puanlı bilgisayar hamleleri yapıyor dersiniz. “Olabilir düşünmüştür, bulmuştur” derler. ama sürekli her oyunda böyle oynuyor dersiniz. “Çok çalışmış kendini geliştirmiştir.” derler.

Büyükusta ayakkabısında mors alfabesiyle mesaj veren cihaz olduğundan şüphelenir. Kendi ayakkabısını çıkarır hakem önünde. “Sen de çıkar” deyince Ivanov çıkarmaz. Bunu yazınca bazıları bu da hilekarlığı ispat etmez derler.

Bulgar Federasyonu basit bir satranç testi uygulamak için Ivanov’u çağırır ama yine gelmez.

Elbette tutuklanma olayının da satrançla bağlantısı yok. Ivanov çok büyük satranççı. Sahtekarlık ise paralel Bulgar polisinin yakıştırması!

The post Satranç Hilekarı Ivanov Tutuklandı appeared first on Satranç Okulu.

Kramnik Fischer’i anlatıyor

0
0

 

-Fischer hakkında ne diyebilirim ki? Bu adam dünya şampiyonu olmalıydı ve hiçbir şey bunun önüne geçemeyecekti. Bu beklenen bir sondu. Kariyerinde bir hayli çalkantılı dönemler geçirdi fakat her şeyin planı programı ayrıntılı olarak yapılmıştı. Fischer dünya şampiyonu olmadan 5 yıl önce insanlar bu kaçınılmaz olayın gerçekleşeceğinin farkındaydı. O kadar kuvvetliydi ki… Bu makine Spassky’i bile ezip geçti. Kanımca diğerleri de ona mağlup olurlardı. Bu oyuncular güçsüz değildi, Fischer’e yenilmek kaderlerinde vardı… O önüne çekilen tüm setleri aşabilirdi.

– Fischer’i egemen kılan enerjisi ve anlayışı mıydı ?

 

-Belli bir zaman her şeye sahip olmuştu; enerjisi, pratik zekası, hazırlığı, güçlü oyunu vs..  Tıpkı tüm ışınların tek bir noktada toplanması gibi!  Zayıf noktası da hiç yoktu. E böyle bir adamla nasıl başa çıkabilirsiniz?  Herşey yolunda gittiği zaman, çok iyi oyuncular böyle olur. Fischer adaylık turunda ve Spassky’e karşı oynadığı maçta zirvesine ulaştı.

 

-Kasparov’un Fischer’i modern satrancın öncüsü olarak belirttiği söyleniyor.

 

-Ben öyle düşünmüyorum çünkü Spassky de modern satranc oynadı. Açılışlardaki modern hazırlığı Fischer keşfetti. Botvinnik’ten farklı olan yanı, hazırlık çalışmalarının önemini kavraması ve buna modern görüş açısı getirmesidir. İster beyazla oynasın ister siyahla oynasın, açılışlarda ve yaptığı her hamlede rakibine bazı görevler verirdi. Oyunun başından beri karşısındakini bunlarla meşgul eder, daha ilk hamlesinde bile problemler hazırlardı. Sonraları Kasparov, yüksek tansiyonlu bu oyun tarzını geliştirdi ve bir süre Fischer’in ardından gitti. Oyunda rakibine adeta nefes aldırmayan daha ilk hamleden son hamleye kadar gerginliği tırmandıran Fischer, bu alanda ilk oyuncudur. Pozisyonel ve taktik oyunlarında benzer prensipleri vardır. Elinden geldiği kadar karşısındakine görevler vermeye çalışırdı. Satranç oynayışı çok enerjikti.

 

-Peki Fischer’e ne oldu? Kendi kendinimi ateşe attı?

 

-Bilmiyorum ama satranç oynamayı maalesef bıraktı. Karpov ile karşılaşması gerçekten de çok ilgi çekici olurdu. Burada değinmek istediğim bir nokta var. Satrancın gelişmesiyle ve oyun kalitesinin yukselmesiyle beraber satranç oyuncuları kendilerine has tarzlarını kaybettiler. Açık seçik tarza sahip birkaç oyuncu kaldı. Çok yönlü oyun tarzına yöneliyoruz. Fischer’in açık ve net bir stili vardı diyemem. O da çok yönlüydü daha doğrusu gittikçe artan bir baskı stili vardı. İyi zamanlarında Smyslov’un kusursuzluğunu Spassky’nin evrenselliği ve Alekhine’nin enerjisi ile birleştirdi. Tek zayıf noktası rasyonalismdi (akılcılık). Mantıksız ve sağlam temellere dayanmayan pozisyonlarda iyi değildi. Spassky bu konularda Fischer’den üstün geliyordu. Fischer, oyunlarının ayrıntılı planını yapardı. Dünya şampiyonasının 11. maçında Spassky’nin Fischer karşısında aldığı galibiyet olağanüstüydü. Zehirli Piyon Devam Yolu’nda Fischer’i neredeyse mahvetti. Bunun açılış hazırlığıyla  ilgisi yoktu. Bu tarz oyun gerçekten Fischer’e zor geliyordu. Tabi ki bunlar ince  ayrıntılar… Güçsüz  bir yerinden yakalayıp ne tür bir insan  olduğunu gösterebilirdi de ama Fischer böyle yapmadı aksine zayıf noktasını kabullendi ve bu tür pozisyonlardan kaçındı.

 

Gücünü kristal gibi net planlarından alıyordu.Tahtada kargaşa yaratmanın hiç de kolay olmadığı İspanyol Açılışı’nda mükemmeldi.

 

Çeviren: Yakup Kiritici

The post Kramnik Fischer’i anlatıyor appeared first on Satranç Okulu.

Roberto Baggio’dan özgüven dersi

0
0

Satranç tahtası başında mücadele ederken bilgi kadar önemli bir başka etken özgüvendir. Özgüveni sağlam olan ve enerjisini masa başında en iyi şekilde kullanabilen oyuncular daha başarılı olacaklardır. Yeteneklerine şüphe ile bakan, rakibin her hamlesi karşısında sarsılan ve panik yaşayan oyuncular ise hep bilgilerinin altında bir performans göstereceklerdir. Jacop Aagard "Excelling in Chess" (Satrançta Mükemmelleşme)  kitabının ilk bölümünde satranç tahtası başında ve maçlara hazırlanma aşamasında oyuncuların nasıl davranması gerektiğini örneklerle anlatıyor. Örneklerden biri Roberto Baggio'nun 1994 Dünya Kupası Finali'nde penaltı kaçırıp ülkesinin mağlubiyetine neden olduktan sonra 1998 Dünya Kupası'nda penaltı atarkenki ruh hali ile ilgili. Yazı haberin devamında.

Roberto Baggio reklam filmi

 Masa Başında Davranış Biçimleri ve Diğer İpuçları

Pek çok oyuncu masa başında iyi sonuç elde etmek ister ama diğer etkenlerin sonuçlarını nasıl etkileyebileceğini dikkate almaz. Profesyonel satrançta geçirdiğim 10 sene içerisinde  kayıplar için bir sürü kötü mazeret duydum. Hep ileride daha iyi oynayacak ve hep şanssız olan oyuncular vardır – Eminim ki siz de onlardan bazılarıyla muhakkak tanışmışsınızdır. Daha nadir tanıştıklarınız ise kendileri için nelerin iyi olduğunu ve nelerin masa başında kötü davranış biçimi olduğunu bilen profesyonellerdir. Bu bölümde bir senelik çalışma ve 3000 sayfalık psikoloji ve benzer kitaplara dayanarak bahsedeceğim etkili zihinsel yaklaşımı inceleyeceğiz.

Kendinize Güvenin

En önemli şey kendine güvendir. Pek çok insan yaşamınız boyunca sizin yeteneklerinize şüpheyle yaklaşacaktır –  Asla onlara kulak asmayın. Eğer Büyükusta olacağınıza kendiniz inanmazsanız bunu asla başaramazsınız. Bir tv kanalında bir reklamda NBA basketbolcusu atışa hazırlanır. O sırada etrafında insanları temsil eden ve onun yeteneklerinden şüphe eden pek çok canavar bulunmaktadır. Hepsi "Ne o yoksa NBA'de başarılı olabileceğini zannediyorsun?" tarzı ve benzeri negatif şeyler fısıldamaktadırlar. Atışını yaptığında sessizlik hakim olur ve basket. Ardından basketbolcu şunu söyler "Sadece kendinize güvenin"

Basketbol

Daha sonra Roberto Baggio'lu bir reklam gördüm. Ünlü İtalyan futbolcu 1994 Dünya Kupası finalinde Brezilya maçının sonunda kaçırdığı penaltı hakkında konuşmaktadır. Şöyle der "1994 yılında bir hata yaptım" sonra yine İtalya için penaltı kullandığı 1998 Dünya Kupası hakkında konuşmaya başlar. Şuna benzer birşey der; "Acaba ne kadar insan benim başaracağımı düşünüyordu?" Sonra topun gol olmasını izleriz "En önemli şey benim inanmış olmamdı."

Buna benzer pek çok örneği etrafınızda görebilirsiniz ve pek çok başarılı insan benzer şeyler söyler. Ünlü sihirbaz David Copperfield de şöyle demiştir "Hayatımda gördüğüm en büyük sihir, arzuluyorum yerine yapacağım dediğimde gerçekleşmiştir." Satranç tarihindeki tartışmasız en iyi oyuncu olan Garry Kasparov,  otobiyografisinde çocukken yatağının tepesinde okuyabileceği şekilde "Eğer ben değilsen başka kim olabilir ki?" yazan bir poster olduğunu yazmakta.

"Tamam güzel ama aynı zamanda gerçekçi olmalısın" diyen pek çok kişiyi duyar gibiyim.

Bu insanlar basketbol reklamındaki canavarların sadece iyi versiyonlarıdır. Ben de onlara "Neden?" diye sormak isterim. Daha iyisi ise "Gerçekçi olmak nedir?" Bu insanların zihin yapısı ile ilgili problem onların başarısız olmaktan korkmalarıdır. Mazeret konusuna ileride döneceğim. Önce gerçekçi olmanın ne olduğu ile ilgili örnekler vereceyim. 12 yaşında bir çocuk ilk kez bir satranç kulübüne gelir. Kulüpteki insanların gözünde büyük bir yetenek değildir. 9 sene sonra 1954 yılında Moskova Olimpiyatlarında en üst masada en iyi sonucu elde eder ve Büyükusta unvanıyla ödüllendirilir. Bu oyuncunun ismi Bent Larsen ve 60'ların sonunda belki de dünyanın en iyi oyuncusuydu ama ne yazık ki iyi bir maç oyuncusu değildi ve asla Dünya Şampiyonluğu unvanı için mücadele edemedi. Yıllarca Bent Larsen'in politikası herkese karşı kazanca oynamak ve bu sayede iyimser ve saldırgan olacak şekilde uygun zihin yapısını oluşturmaktı. Aynı zamanda bir turnuvada maksimum güçle oynamanın satranç hakkında daha çok şey öğreteceği ile ilgili de bir yaklaşım vardır. Larsen 1954 yılında yüksek özgüvenine rağmen dünyanın en iyi oyuncularından biri olduğunu düşünmüyordu. Bu sıralarda daha yaşlı Danimarkalı bir oyuncu Jens Enevoldsen ona şöyle der; "Artık Büyükustalarla berabere yapabileceğini gösterdin. Şimdi sıra onları yenebileceğini göstermekte." Bu konuşmadan sonra Larsen Büyükusta Gligorich'i yenmiştir.

Copperfield

"David Copperfield"

Bir başka örnek. En iyi arkadaşım Coach ile beraber büyük  hırs içermeyecek şekilde bir rock grubu kurduk. Yaşları 25 ile 27 arasında değişen dört kişiyiz. Coach ve ben açıkça gruptaki en kötü müzisyenleriz. Coach 2 yıldır gitar çalmakta ama pratik yapmaktan da pek hoşlanmıyor. Bununla beraber onun şarkı sözü yazarı olarak yetenekli olduğunu düşünüyorum. İçten gelen bir yazma yeteneği var. Mümkün olduğunca daha iyi olmamızı istiyorum.

Tek başına çalmak zordur ama başka 3 kişi ile çalmak tam bir kabus veya bir rüya. Eğer Coach'a kalsaydı asla bir grubumuz olmazdı. Neden mi? Çünkü Coach gerçekçi olmaya odaklanmıştır. Etrafında 15 senedir uğraşan ama sonuç alamayan pek çok kişi görmekte. Peki biz niye farklı olalım ki? Eh…

1999-2000 yılında satrançla ilgili oldukça ciddiydim. Tüm gücümle denedim. Büyükusta olmak istiyordum. İşte Coach ismini burada aldı. Nöro Linguistik Programla (NLP) konusunda daha önce yaptığı çalışmalardan trans teorisi hakkında bazı şeyler biliyordu. Onu antrenör olarak 1 yıllığına tuttum ve beraber turnuvalara gittik. Hedeflerime değişik pek çok sebep yüzünden ulaşamadım (daha sonra bunları inceleyeceğiz) ama denediğim için mutluyum. Bir defasında 25 oyun boyunca 2587 perfomansa ulaştım.

Coach da zaman geçirmek için bazı turnuvalarda oynadı. Mücadele gücü benimkinden oldukça etkilendi ve gerçekten isterse kazanabileceğine inandı. Bu bir sene içerisinde ratingini 1750'den 2150'ye çıkardı ve kendi kulüp takımında birinci masaya yükselerek, açılış teorisini 6 hamleden fazla hatırlayamamasına rağmen  IM'lere karşı bile iyi sonuçlar aldı.

Peki grubumuza ne oldu? Zengin ve ünlü olmayacağız. Çok eğleneceğiz ve beraber çalmasını öğreneceğiz. Belki bir gün bir albüm bile yaparız ve sanırım bunun ödemesini de ben yapacağım Bu çok da önemli değil. Müziği seviyoruz ve beraber çalıp eğlenebiliriz.

Son olarak geç başlayan müzisyenlerden konu açılmışken, ufak bir İngiliz grubu yanında taşıyıcı olarak çalışan 24 yaşındaki Noel Gallagher'a grubun gitaristi tarafından çalması öğretilir. Eve döndükten sonra bu genç kardeşinin grubu Oasis'e katılır. Dört sene sonra bu grup otoritelerin 1990'ların en iyisi olarak kabul ettikleri "What's the story (Morning Glory)?  albümünü yapacaklardır.

Her neyse,  Burada satranç hakkında konuşuyoruz. Satranç ve davranışlar. Yukarıdaki hikayelerin hepsi doğru ama her detayı da kontrol etme zahmetine katlanmadım. Asıl fikir şu; İnanmanız gereken istediğinizi yapabileceğinizdir. Her zaman. Eğer insanlar sizi eleştiriyor ve onlardan olumlu birşey gelmiyorsa böyle davranmamalarını veya sizi yalnız bırakmalarını söyleyin. Eleştiri istendiği sürece iyidir. Aksi halde özgüvene vurulan darbenin verdiği zarar tavsiyeden veya paylaşılan bilginin yararından fazladır.

 

 

The post Roberto Baggio’dan özgüven dersi appeared first on Satranç Okulu.

10 Yalan, TSF, Mojo Jojo ve Muhalefet

0
0

Sana “Büyükusta ol” demiyorum. Sen hobi olarak yine de satranç oyna.

Aşağıda yazılacakların özü budur.

Sivri yazılarıyla satranç camiasında yüksek ilgi ve tepki çeken Mojo Jojo son yazısında – Ipatov Kriterleri –   Satranç Okulu’nda yayınlanan “Satranç Oynamak İçin 10 Sebep” yazısını eleştirdi. Hem de her maddenin yanlış olduğunu iddia edercesine.

Elbette iddialı yazılar ilgi çeker ve abartı da bir yazı becerisidir ve iyi rating aldırır.

Öte yandan belli ki amaç yazıyı değil TSF’yi ve Türkiye’deki satranç ortamını eleştirmek.   Öyle olsa “Satranç oynamak için 10 sebep” durup dururken sanki “Büyükusta olmak için 10 sebep” yazılmış gibi saptırılıp ona göre yorum yapılmazdı. 🙂

Tartışma ve eleştiri düzeyli ise iyidir. Tartışalım..

1. Magnus Carlsen genç, sportif ve kızların hayran olduğu bir şampiyon.

Zweig’ın “Satranç” kitabında çizdiği Dünya Şampiyonu profili Czentovic’tir. Kendisi normalde hiç becerisi olmayan boş boş duran bir adamken satranç şampiyonu olmuştur. Zweig gibi gözlemci bir yazarın Capablanca gibi istisnai sosyal bir adamı örnek almayıp da böyle bir karakter yaratması satranç ustalarının genelin gözündeki imajıdır.

Her ne kadar bu imajın yerleşmesi biraz zor olacaksa da Carlsen modellerle çekimlere katılan, reklam filmlerinde oynayan, Real Madrid maçında başlangıç vuruşunu yapan, silikon vadisinin aranan yüzüdür.

2. Satrancın hayran kitlesi genişliyor!

“…Ve bu yüzden hayran kitlesi genişlemesinin sizin çocuğunuza reel hiçbir faydası yok.” şeklinde eleştirilmiş. Kuvvetli bir Türk IM veya orta halli bir GM liglerden 7-8 günde 10 bin dolar civarında para kazanabilir. Çocuğunuza faydası yok ama yetenekli ve azimli olup da satrançla profesyonel ilgilenebilecek çocuklara faydası var. Ayrıca satranç yaygınlaştıkça sosyal açıdan daha değerli bir konu haline gelmekte. Her şey para değil!

3. Satranççıların hafızası güçlü olur

Aslında tek içimize sinmeyen klişe laf buydu. Eksik olmasın diye yazdık ama bu satırların yazarı hafızanın sadece satranç ile ilgili konumlarda  kuvvetlendiğini düşünmekte. Okul zamanı ertesi gün sınav varken 150 sayfa sosyal konuyu hafızada tutmaya çalışmak hafızayı güçlendirir. O kısa sürede bilgileri hatırlayabilmek için bağlantılar kurma becerinizi artırmak zorunda kalırsınız.

Neyse ki Mojo Jojo bu maddede hak vermiş. O yüzden biz de ona hak veriyoruz!

4. Satranç oynayanlar sosyalleşir ve mutludur

Kötü bir antrenörün ve bilgisiz bir velinin elindeki çocuk satrançtan zevk almaz. Henüz belli olgunluğa ulaşmamış 6-7 yaşındaki çocuğu ileride Büyükusta olacak diye turnuvaya sokarsanız salondan ağlayarak çıkabilir. Satrancı hayatınıza sağlıklı olarak dağıtırsanız sizi hem sosyalleştirir hem de mutlu eder. Elbette kayıplardan sonra uyuyamadığınız geceler olabilir ama bu toplamda sizin hayatınıza kattığı kaliteyi yok etmez.

5. Satrançta başarılı olan öğrenciler el üstünde tutulur.

Satrançta başarılı olan pek çok öğrenci burs alıyor. Devletin sağladığı burs imkanlarında satrançta elde edilen başarılar resmi olarak ekstra puan vermekte. Yanlış bilmiyorsak Kübra Öztürk ikinci kez Avrupa Şampiyonu olduğunda hemen Amerika’da üniversite için burs teklif edilmişti

Image

6. Satranç sayesinde dünyayı gezersiniz.

Şu anda Büyükusta olan gençlerin hiçbiri zengin bir aileden değildi. Ülkede dereceye girdiler ve TSF imkanları ile yurt dışında oynayabildiler. Eğer çocuğunuz Türkiye’de yaş grubunda ilk üç dereceyi alamıyorsa TSF’nin masrafları karşılamaması doğaldır. Eğer yetişkinseniz de Macaristan’a gidersiniz, gündüz gezer akşam da bir tur oynarsınız. Hem turnuva hem gezme güzeldir. Orada satranççı arkadaşlar edinir ve daha farklı bir tecrübe yaşarsınız.

Satrancın uzunca bir süre imajı özellikle gençler arasında iyi değildi. Satranç oynayanlar sivilceli, gözlüklü, inek tiplerdi. Satranç kesinlikle asosyallerin oyunuydu. Oysa artık durum değişti. Artık neden satranççı olmanın harika olduğunu inceliyoruz.

7. Satranç sayesinde özgüveniniz artar

Satranç özgüveni en hızlı artıran sporlardan biridir. Küçük yaştaki çocuklar diğer spor dallarında kendilerinden fizik olarak büyük olan rakiplerden çekinir. Satranç masasında yetişkinleri devirebileceklerini görerek özgüven kazanırlar, zekanın önemini kavrarlar. Başka kaç sporda bu durum var?

8. Turnuvalardan madalyalar ve kupalar kazanırsınızTurnuvalardan madalya kazanınca hayatınızın kurtulduğunu kimse yazmıyor. Ne yazıyorsa o; madalya kazanır, mutlu olursunuz..

9. Satranç hayat boyu yapabileceğiniz bir spordur!

Öyle değil mi?

10. Satranç oynamak sanat eseri oluşturmak gibidir

İyi oyunlar için böyledir. İtirazı olan?

Genel olarak Mojo Jojo bu maddeleri bir şekilde TSF’ye ve Türkiye’deki satranç ortamına getirerek eleştirilere devam ediyor.

Eleştiri iyi bir şeydir. En kötü eleştiriden bile doğrular çıkabilir. Türkiye’de eleştiri kelimesinin artık olumsuz yönleri gösterme olarak değiştiği de bir gerçek.

Eleştiriye tahammülsüzlüğün olduğu bu ortamda ise sert eleştiri de hakaret olarak algılanmakta. Mojo Jojo hakaret eder mi etmez mi takip etmiyorum. Türkiye için genel bir tespit bu.

Türkiye Satranç Federasyonu ve İcraatları Hakkında

“Satrancı seven, yetenekli, başarılı ama zengin olmayan çocukların yolunu sonuna kadar açık tut”

Bu da aşağıda yazılanların özetidir.

Bu satırların yazarı maalesef şu anki yönetimi detaylı şekilde yakından takip edebilecek durumda değil. Sportif açıdan A Milli Takımı düzeyinde dünyaca kabul gören ciddi başarılar var. Basında satranç İş Bankası’nın sponsorluğuyla da ciddi yer bulmakta. Bir anlamda popülerlik açısından satranç altın çağını yaşıyor. Bunlar TSF’nin olumlu yönleri. Ve daha pek çok şey eklenebilir. 2000 yılı öncesinin kötü satranç ortamını bildiğimden benim gözüme her şey iyi geliyor ama objektif olmaya çalışacağım. Daha iyisini istemek herkesin hakkı.

Sosyal platformlarda şikayetler var.

Temel şikayetler:

  1. Satrancın pahalı bir spor haline gelmesi
  2. Kampların yetersizliği
  3. Yurt dışı turnuvalara katılımların çok masraflı olması
  4. İl, ilçe bazında yönetim sorunları, adalet konusu
  5. Baskı ve ceza korkusu ile yıldırma

Yukarıdaki şikayetlerin haklılık payı olabilir ve ne yapılırsa yapılsın şikayetler sürecektir çünkü göreceli konulardır. Ve elbette TSF her şikayeti dikkate almak durumundadır.

Benim en çok önemsediğim şu:

TSF bütçe ve veli/öğrenci faydası açısından en verimli şartları yaratabiliyor mu?

Maddi açıdan güçlü olmayan bir ailenin yetenekli ve çok başarılı (ama gerçekten çok başarılı) çocuğu  satranca devam edip beklenen gelişmeyi gösterebiliyor mu yoksa destek alamadığı için ilk zamanlardaki ivmesini kaybedip sonra satrancı da bırakıyor mu?

Bilmiyorum..

Tartışılmalı

Satranç Zengin Sporu Mu?

Eğer çocuğunuz kendi yaş grubunda birinci veya ikinci olamıyorsa,  antrenörün ve velinin ittirmesi ile satrançla ilgileniyorsa yurt dışına TSF tarafından gönderilmesi bir lütuftur. Ben yönetici olsam daha kendi ülkesinde dereceye giremeyen çocukları “Yurt dışında ne işleri var” diye göndermem. Milli formayı parayı bastıran giyer diye bir mantık olmaz. Elbette her çocuk değerlidir ama belli başarıyı elde edemeyen çocuklar yurt içindeki yarışmalarda da kendilerini geliştirebilir. İsteyen yurt dışındaki özel turnuvalara kendi imkanlarıyla katılabilir.

TSF, yurt dışı katılımlarda ekstradan gelen çocukları bir gelir kapısı olarak görmektedir. Gidenler de bunu bilmektedir. Bu durumda veliler şikayet edebilirler ama açıklaması yukarıdadır. Siz satrançta en pahalı şeyleri yapmak isterseniz satranç pahalı bir spor haline gelir.

Aynı durum Türkiye Yaş Grupları Turnuvaları için de geçerli. TSF’nin organizasyon oteli iki misli pahalıdır. Ben kısa da olsa turnuva oteline yolculuk yapmam derseniz daha fazla para ödersiniz. Elbette bu fazladan ödenen paralar TSF’nin bütçesinin bir bölümünü oluşturmakta.

Kamplar

Kampların yetersiz olduğunu düşünüyorum. Verilen eğitimi bilemiyorum. Her öğretmen elinden geldiğince en iyi şekilde anlatmaya çalışıyordur ama şu ana kadar öğrencileri online takip alt yapısının olmayışı bu yetersizliğin göstergesi. Antrenörler ve eğitim için yeterli bütçe ayrılmadığını düşünüyorum. Antrenörlere sadece kamp zamanı için değil ama diğer zamanlarda öğrencileri de takip edebilmeleri için ciddi bütçe ayrılmalı.

Adalet konusu

Fransız baba ve Türk annenin çocuğu Liza Vigna Amerika’dan Türkiye’de organize edilen Dünya Yaş Grupları için gelir ve kendi imkanlarıyla Fransa bayrağı altında oynar. Daha sonra temelli olarak anavatanına dönünce Fransa Yaş Gruplarına katılmak ister ama alt düzey sayılabilecek eleme turnuvasına almazlar çünkü önceki yerel eleme turnuvasına katılmamıştır. Babası Fransa Federasyonuna itiraz eder. Çok basit olan bu ön eleme sırasında kızı Dünya Yaş Grupları Şampiyonasında yarışmaktadır ve Fransız oyuncular arasında da en iyi dereceyi almıştır. Dolayısıyla zaten bu basit ön elemeye katılması mümkün değildir.

Ortadaki Liza Vigna

Fransa Federasyonu Yönetim Kurulunda görevli olan yönetici kesinlikle oynayamayacağını söyler. Baba Patrick Vigna da itiraz ederek olayı ilgili kurula götürür. Kızının elde ettiği tüm başarıları ve neden yerel elemeye katılamadığının kanıtlarını götürür.

Yönetmelikler açısından Fransız yönetici sonuna kadar haklıdır. Normal şartlarda uzunca süredir Amerika’da yaşayıp sonradan ülkesine dönen Fransız bir veliyi kim önemsesin ki diye düşünebilirsiniz. Bu satırların yazarı da böyle bir başvurunun kesinlikle sonuçsuz kalacağını düşünmekteydi.

Ne var ki kurul toplanır ve yönetim kurulundaki arkadaşlarına rağmen Fransız babaya hak verirler. Daha önce başvuruyu kabul etmeyen Yönetim Kurulu üyesi yönetici de bunun üzerine istifa eder.

Genel olarak bir sıkıntımız yöneticilerimizin hata yaptıklarını asla kabul etmemesidir. Maalesef feodal yapımız zihniyet olarak devam ediyor. Ve bizden olduğunu düşündüğümüz bir kişinin kusuru varsa bunu görmezden gelmeyi tercih ediyoruz ve hatta savunmaya çalışıyoruz. Çok büyük bir hata varsa da susarak geçiştiriyoruz. Birisi size hata yaptığınızı söylerse otomatik düşmanınız oluyor ve hata yaptığınızda sizinle irtibatlı kişiler sizi korumazsa onlar da dostunuz olmaktan çıkıyor.

Satranç Okulu olarak üç örnek:

Turnuvalardan birinde yabancı oyunculardan biri sürekli olarak birinciliği belirleyecek son maça gelmemektedir. Ve belli ki bu elo kaybetmeden maç satmanın ve parayı kırışmanın yoludur. Hukuki açıdan sorun olmayacak şekilde olayı anlatırız. Bunun üzerine oyuncu ile alakalı bir kulüp yöneticisi arar ve dava açacağını söyler.

TSF’nin önemli bir turnuvasında centilmenliğe ve kurallara aykırı bir davranışta bulunulur. Üstelik buna herkes şahit olur. Satranç Okulu da bunun haberini yapar. Hakemler oyuncuyu uyarmaz ama 23:00’da haberi yapan Satranç Okulu’nun telefonu uyarılırcasına çalar.

Muhalefet olarak kabul edilen insanlar ayrı mı? Zamanında forum açık iken hukuki olarak sorun çıkartacak bir yazıyı sildiğimizde yine dava açılmasıyla tehdit edilmiştik.

Bu sebeple Satranç Okulu Forumu yok. 2000 yılından beri yayında olan Satranç Okulundaki üç bini aşan yazı hevesli amatörlere fazlasıyla yeter. On senede çıkartılan 300 saat üzerindeki video dersler, cdler büyük olasılıkla on binlerce öğrenciye satrancı doğru şekilde öğretmiştir.

Son söz, ilk söz;

Sana “Büyükusta ol” demiyorum. Sen hobi olarak yine de satranç oyna.

FM Selim Gürcan, 14/10/2017

The post 10 Yalan, TSF, Mojo Jojo ve Muhalefet appeared first on Satranç Okulu.

En Değerli Berabere Teklifi!

0
0

Satrançta kısa beraberlikler sıklıkla tartışma konusu olur. Üst düzeyde oyuncuların 15-20 hamle sonrasında beraberlikte anlaşmaları haklı olarak satranç severlerin tepkisiyle karşılaşır. Düşünsenize futbol maçı başlıyor ve iki takım 5 dakika sonra beraberlikte anlaştık diye soyunma odasına çekiliyor. Futbolda beraberliğin üst tura çıkmaya yeteceği durumlar olmuştur ve kendi yarı sahalarından kolay kolay çıkmayan takımlar da ciddi eleştirilmiştir.

Elbette berabere teklifi yüzyıllardır satrancın içinde var. Konum ölü berabere ise boş boş saatlerce oynamanın kurtuluşu olabilir. Beraberlik derece yapmaya yetiyordur veya kendinizi kötü hissediyorken zayıf rakibe berabere teklif edebilirsiniz.

Berabere teklifi ne zaman en çok işe yarar deyince Emre Karadeniz ile Turhan Yılmaz’ın Türkiye Birinciliğindeki oyununu unutmak mümkün değil. İki güçlü oyuncu zaman sıkışmasına girerler. Öyle hızlı oynamak zorundadırlar ki notasyon dahi tutamazlar. İşin ilginci başlarında hamleleri yazmakla görevli hakem de notasyonu tutmaz ama çizik çeker.


IM Turhan Yılmaz

Eskiden zaman ekleme yoktu ve son 5 dakikaya girildiğinde oyuncular yazmak zorunda değildi ama hakem yazardı. Ne var ki hakem de notasyonu tutamayınca sadece hamle sayısını söyle. Mesela “45 hamle oynadınız” der. Şu anda başarılı bir plastik cerrah olan emre Karadeniz hamleleri yazalım deyince hakem boş vermelerini söyler! Oyunculara birer saat daha eklenir. Ne var ki ikili yine zaman sıkışmasına girer! Yılmaz zar zor zeitnottan çıkar ve bayrağı düşer. Kağıt üstünde 60’ıncı hamleyi geçtiği için sorun yoktur ve yine süre eklenecektir. Karadeniz şu eksik kalan hamleleri tamamlayalım deyince 45’inci hamledesiniz diyen hakemin yanıldığı ve 42 hamle yapıldığı ve son durumda da Yılmaz’ın 58’inci hamledeyken bayrağını düşürdüğü ortaya çıkar.

Yılmaz itiraz eder çünkü hakem siz 45 hamle yaptınız deyince ona göre hareket etmiştir. Karadeniz centilmenlik yapar ve devam eder. Ne var ki artık kayıp durumdadır. Brden inanılmaz bir şey olur ve Turhan Yılmaz kendisini kazanca götürecek piyonu verir ve berabereye razı olur.


Emre Karadeniz

Herkes şaşkınlık içindedir ama Yılmaz açıklaması ile herkesi şaşırtır. “Eğer oyunu kazansaydım Emre itiraz kuruluna götürür ve kurallar karşısında kesin kaybederdim. Kaybetmektense berabere daha iyi”

Bu derin berabere teklifi için şapka çıkartılır.

Kaynak: Satranç Hikayeleri

The post En Değerli Berabere Teklifi! appeared first on Satranç Okulu.

Satrancın Medyası Satranç Medya

0
0

TSF’nin çabaları ve İş Bankasının sponsorluğu ile satranç hızla kitleselleşen bir spor. 2005 yılında TSF ile MEB arasında yapılan protokol ile satranç seçmeli ders olarak okullara girebildi ve kitleselleşme büyük ivme kazandı.

Bunun çok öncesinde 80’li yıllar ve öncesinde satrancın kumar değil ama bir zeka oyunu olduğu konusunda insanları ikna etmeye çalışırdınız. Devletin kanatları altında satranç federasyonu açılması söz konusu olunca bir yazar “Olur mu? O zaman tavlacılar da federasyon kursun” gibi yazmıştı. Nerden nerelere geldik!

Özerk TSF zamanında 80’li yıllarda TRT’de yayınlanan satranç programlarının mimarı eski TSF Başkanı rahmetli Kahraman Olgaç idi. Aynı zamanda “Satranç Öğreniyorum” serisi ile kitleleri satrançla ve satranç kitabı ile tanıştırmıştı.

1984 -85 yıllarında Serdar Çelik ve Profösör Uluğ Nutku TRT’ye bir program hazırlarlar ve Can Arduman da sunumunu yapar.

Sonrasında 90’lı yıllarda rahmetli Demir Büyüközkaya yine TRT’deki satranç programının mimarlarından biri olmuştu. Daha kapsamlı olan bu programda hem yarışma, hem anlatım hem de eski oyunların canlandırılması olurdu.

demir_buyukozkaya

Çok kanallaı yıllara geçildiğinde imkanlar artar ama satranç büyük kanallarda maalesef rating kaygısı ile yer bulamaz.

Son dönemlerde FM Serkan Yeke önce Ulusal Kanal’da sonra da Z TV’de uzunca süre satranç programı yaptı. Şimdi ise IM Yakup Erturan Galatasaray TV’de başarı ile program yapmakta.

Televizyon Yayınları İçin Şoke Edici İstatistik!

Artık Televizyonu ağırlıklı olarak 40 yaş üstü izliyor! Gençler istedikleri zaman istedikleri programa ulaşmak için interneti ve ağırlıklı olarak youtube’u kullanıyor.

Başta Sabri Can Yontar ve Emre Hasgüleç olmak üzere bir grup genç satranççı internette harika işler yapıyor. Satranç Okulu artık nadiren güncelleniyor ve biz çoktan haber olması gereken bir başarıyı ancak haber verebiliyoruz.

Bu olağanüstü kanalda satranca dair keyifli çok şey  var ve zamanın nasıl akıp geçtiğinin farkına varmayacaksınız. Eğlence, eğitim, yarışma, ünlüler, oyunlar, sokak röportajları ve elbette canlı yayınlar!

Son olarak GM Dragan Solak ile yaptıkları röportaj harika. GM Solak’ın ne kadar mutevazi ve sportmen bir oyuncu olduğunu bir daha görüyoruz. Satranç eğitimi ve yarışmaları üzerine anlattıkları ise paha biçilmez.

Yine GM Mustafa Yılmaz ile harika bir görüşme

Ve Cübbeli’nin çıkarttığı “Satranç günahtır” yaygarası üzerine yapılan sokak röportajları

Satranç Günah Mı? Bakalım halkımız ne demiş?

Ünlülerle satranç sohbeti. Ahmet Çakar satrançla ne kadar da ilgiliymiş!

Daha yüzlerce video var!

Elinize sağlık gençler. Harikasınız!

Buyrun: Satranç Medya

Abone olun, oldurun!

The post Satrancın Medyası Satranç Medya appeared first on Satranç Okulu.


Satrançta Sistematik Antrenman Çıktı!

0
0

Sergiu Samarian tarafından yazılan Satrançta Sistematik Antrenman orta ve üst düzey oyunculara yönelik harika bir kitap. İnkılap Yayınevi tarafından çıkartılan bu kitabın maalesef uzunca süredir yeni baskısı çıkmıyor ve nadir kitap kategorisinde.

Satranç Okulu olarak bu öğretici kitabı eğitim cd’si haline getirildi. 19 bölümün temel örneklerinin hepsi FM Selim Gürcan tarafından kendine has anlatım tarzı ile video dersler halinde sunuluyor.

 

Satrançta Ustalık Kursu derslerinde “5 Madde” başlığı altında getirilen temel yaklaşım bu kitapta da örnekleriyle anlatılıyor.

Örnek bir ders: Satrançta Kuvvetli ve Zayıf Kareler

Tüm derslerin toplam süresi: 10 saat

1  Kuvvetli ve Zayıf Kareler 30:59 1200-2000
2  Geri Piyonlar 31:44 1200-2000
3  Duble Piyonlar 30:33 1200-2000
4  İzole Merkez Piyonu – 1 35:47 1200-2000
5  İzole Merkez Piyonu – 2 26:58 1200-2000
6  c6+d5 Piyon Yapısı 27:41 1200-2000
7  Askılı Piyonlar 38:51 1200-2000
8  Piyon Zincirleri 28:06 1200-2000
9  Vezir Kanadı Piyon Üstünlüğü 31:47 1200-2000
10  Şah Kanadı Piyon Üstünlüğü 33:04 1200-2000
11  Merkez Stratejisi – 1 35:54 1200-2000
12  Merkez Stratejisi – 2 28:00 1200-2000
13  Merkez Savaşında Aletler 30:53 1200-2000
14  İyi Fil Kötü Fil 32:09 1200-2000
15  İyi Ata Kötü Fil 31:12 1200-2000
16  İyi File Kötü At 18:44 1200-2000
17  Fil Çifti 25:10 1200-2000
18  Açık Hatlar – 1 32:22 1200-2000
19  Açık Hatlar – 2 24:24 1200-2000

 

 

 

 

 

 

 

 Satın almak için: Satrançta Sistematik Antrenman

The post Satrançta Sistematik Antrenman Çıktı! appeared first on Satranç Okulu.

Satranç Okulu Youtube Kanalını Kaçırmayın!

0
0

2001 yılından beri yayında olan Satranç Okulu Youtube Kanalı ile satrançseverlerle buluşmaya devam ediyor.  Yaklaşık 7 yıl önce Öde İndir Cdlerin tanıtımı için kurulan kanal bugünlerde sadece kanala özel çekilen videolar ile ulaştığı kesimi genişletiyor. Yine FM Selim Gürcan tarafından anlatılan videolarla adeta uzaktan eğitim gerçekleştirilmekte.

Takipçiler sorulan soruları cevaplamakta ve akıllarına gelen soruları da yorum olarak iletmekteler.

Kanalımıza abone olarak yeni gelen videolardan haberdar olabilirsiniz.

Üç derslik çok önemli konuların işlendiği dersleri aşağıdan takip edebilirsiniz.

Temel konular: İleri doğru hamle yapmak ve karşı saldırı hamleleri!


Biri bizi tehdit ettiğinde:

  1. Bizi tehdit eden taşı işimize gelecek şekilde yok edebilir miyiz?
  2. Karşı saldırı yapabilir miyiz?
  3. Kuzu kuzu savunma yapmak son çaredir.

Oyun esnasında yaklaşık olarak rakibin her 10 tehdidine karşı 3 keresinde tehdit eden taşı alırız, 6 keresinde kuzu kuzu savunma yaparız ve yaklaşık 1 defa da karşı saldırı yaparız. İyi oyuncular ile sıradan oyuncular arasındaki farklardan biri de karşı saldırı hamlelerini fark edebilmektir.

Ve ayrıca

“5 Madde” Kuralı

Rakibin,

1)  “Korunmasız” taşlarına odaklanın

2)  “Yeterince korunmayan” taşlarını araştırın ( Bir taşın bir kuvvetle istenip bir kuvvetle korunmasıdır. Veya iki ile istenip iki ile korunması. Bu durumda bu taş yine “korunmasız” gibi atağa açık olur)

3)  “Savunmaya bağlı” taşlarını araştırın (yok edebilir miyim, kovalayabilir miyim veya saptırabilir miyim diye bakın. Bazı durumlarda yol kesme da olabilir)

4)  Açmaz ve şiş olanaklarını araştırın

5)  “Hareket yeteneği düşük” taşları araştırın (örneğin: kenardaki bir at)

Yukarıdaki maddelerle rakibin hassas noktalarını keşfettikten sonra şimdi aşağıdaki yöntemi kullanabilirsiniz.

“ŞAT” kuralı :

Ş : Şah çekişlerine bakın

A : Taş alışlarına ve taş değişimlerine bakın

T : Tehditlere bakın (mat tehditi, vezir, kale gibi taşlara yapılan tehditler)

The post Satranç Okulu Youtube Kanalını Kaçırmayın! appeared first on Satranç Okulu.

Satrançta Harika Taktik!

0
0

Satranç Okulu artık öğrencileriyle buluşuyor!

2001 yılından beri satranç eğitimi konusunda geniş içeriğiyle yüzbinlerce kişiye satranç öğrettik, kendilerini geliştirmelerine yardımcı olduk. Pek çok satranç eğitim cd’si ile evlerdeki öğrencilere, okullara, eğitim merkezlerine videolarımızla katkıda bulunduk.

Ücretsiz olarak sunduğumuz yeni çalışmamızla öğrenciler sadece izlemekle kalmıyor ama sorulara cevap veriyor ve sonrasında cevapları tek tek yorumlanıyor.

Satranç Okulu Youtube Kanalında başlayan ve biten bu çalışmanın dersleri aşağıdaki gibidir.

Neleri Öğrendik

Satrançta 5 Madde:

1) Korunmayan taşlar
2) Yeterince korunmayan taşlar
3) Savunmaya bağlı taşlar. (Yok edilebilir, kovalanabilir, saptırılabilir)
4) Açmaz ve şiş imkanları
5) Hareket yeteneği düşük taşlar

  • 5 maddeyi dikkate alarak ŞAT yap
  • ŞAT ile daha iyi bir şey yapamıyorsak o zaman aletlerimizle rakip taşları hedef alarak baskı yaratmalıyız.
  • Biri bizi tehdit ettiğinde önce tehdit eden taşı işime gelecek şekilde alabilir miyim diye bakarız, sonra karşı tehdit hamlesi ararız , son çare kuzu kuzu savunmaktır.
  • Bir taşın korunuyor olması onu istemeyeceğimiz anlamına gelmez. Bu sayede rakibin taşını savunmaya bağlamış oluruz.

The post Satrançta Harika Taktik! appeared first on Satranç Okulu.

Fil, At matını bilmek gerekli mi?

0
0

Satrançta bazı konumlar Halley kuyruklu yıldızı gibidir. 76 yılda bir dünyadan görülen Halley gibi hayatınızda fil at matı bir kez gelebilir veya hiç de gelmemesi çok olasıdır.

Tartışma konusu şu: Madem gelme olasılığı bu kadar düşük Fil At matını çalışmaya gerek var mı?

Aşağıdaki Büyükusta Fil, At matını yapamamış. Acaba o da bazıları gibi nasılsa oyunumda gelmez diye mi düşünmüştü?

Veya Dünya Kadınlar şampiyonluğu Maçında Ushenina’nın mat edememesine ne demeli? Bu olayı “Skandal!” diye duyurmuştuk

  1. Büyükustalar çok kuvvetli oyuncular nasıl olur da Fil, At matı yapamazlar
  2. Fil, At Matını öğrenmek gerekli mi?

 

Büyükustalar, çok kuvvetli oyuncular nasıl olur da Fil, At matı yapamazlar

Fil, At matını belli bir düzeyin üzerindeki her oyuncu çalışmıştır, bilir. Yalnız 1-2 incelik vardır ki senede bir de olsa 10 dakikalığına tekrar ile rahatlıkla hatırlanır. Seneler içerisinde güçlü oyuncu bu tekrarı yapmazsa zorlanabilir.

Yukarıdaki örneklerde oyuncuların mat edemesinin temel sebebi ise büyük olasılıkla yorgunluk. Ustalar oyun esnasında inanılmaz güç sergilerler. Hamle sırası rakipteyken bile düşünürler ki bu 4 saat boyunca yoğun bir beyin faaliyeti anlamına gelir. Üstelik satranç oynamak rutin bir düşünme işlemi de değildir; oyuncular yüksek stres altında oynarlar.

Yeni zaman kontrolleriyle beraber oyuncuya az süre de kalmış olabilir. Oyuncu dinç iken Fil, At matını rahatlıkla yapabilir ama yorgunluk, stres ve az zaman faktörleri birleşince Fil, At matı kaçabilir. Üstelik yukarıdaki örnekler nadir olan şeylerdir. Kramnik’in de bir hamlede mat olmasını beklemezsiniz ama işin içerisine insan girince başarısızlık da olabilir.

Fil, At Matını öğrenmek gerekli mi?

Kesinlikle gereklidir. Bu konuda Capablanca’nın “Satrancın Esasları” kitabında yazdıklarına kulak verelim. Fil, At matını kitabının ilk bölümünde anlattıktan sonra şöyle der:

“Bu finalin uzun olduğu görülüyor. Dikkat edilecek iki önemli nokta vardır: Şahın kovalamaya yakından katılması ve filin ters renginde olan karelerin at ve şah tarafından kontrol edilmesi. Metodik olarak bu finale çalışılması önerilir. Çünkü bu taşların gerçek güçleriyle ilgili çok iyi bir fikir verdiği gibi, oyunun kurallarına göre de matın elli hamlede yapılması gerektiğinden dolayı, daha ilerisini görmeye alışmak için de yardımcı olur”

Capablanca kitabında ayrıca Vezire karşı Kale konumunu ve hatta Şah iki ata karşı şah piyon konumunu kısaca incelemektedir. Elbette rakip yanlış oynamazsa tek kalmış şahı iki at mat edemez. Ama atlardan biri piyonu bloke eder ve diğer at ve şahla rakip şahı sıkıştırırsanız kazanabilirsiniz. Rakip şah sıkıştıktan sonra piyonu bloke eden at mata gelir.

Aşağıdaki bir etüd ama bu şekilde mat oyunlarda da gelmiştir.

Satrançla amatör olanlar için Fil, At matı anlaşılması zor ve gereksiz gelebilir. Ama ilerleme iddiasında olan bir oyuncu iseniz temel oyunsonlarını çalışmak durumundasınız. Yukarıdakine benzer zor durumları iddialı oyuncular çalışmaktadır. Sadece oyunda gelirse diye değil ama tahta hakimiyetini ve analiz becerilerini geliştirmek için de çalışmaktadırlar.

The post Fil, At matını bilmek gerekli mi? appeared first on Satranç Okulu.

Doksanlı Yıllarda Satranç Turnuvalarında Yaşayabileceğiniz Fantastik Olaylar

0
0

1. Turnuvalarda sigara içmek serbestti, hatta  puro ve pipo da içebilirdiniz. 

2. Satranç tahtanızı ve tercihen a1, h1, a8 veya h8 karesini küllük olarak kullanabilirdiniz!

Türk satrancının efsane ismi rahmetli IM Nevzat Süer sigara tiryakisiydi. Zaman sıkışmasına girdiğinde özellikle köşe kareler külle dolardı. Hakemler de gelip bu konuda uyarıda bulunma gereği duymazdı çünkü bu olağan bir durumdu.

3. Oyun  esnasında rakibiniz düşünürken arkadaşlarınızla konumunuz hakkında konuşabilirdiniz!

İnanılmaz değil mi? Ve bu çok sık yapılırdı ve yasak değildi. Najdorf’un en büyük özelliği hamlesini yapar yapmaz kalkıp ilk gördüğü ustaya “Konumum nasıl gördün mü?” diye sormasıymış. Burada kabul edilmeyen tek konu oyuncunun kendinden çok kuvvetli oyuncuyla konuşmasıydı…

4. Turnuvayı gerektiğinde yatarak bile oynayabilirdiniz.

Hatta rakibiniz yatarken ayakta ve sigara içerek de hamle yapabilirdiniz.

5. Oyun esnasında yemek yiyebilirdiniz.

Evet yanlış duymadınız. Hamle sırası rakipte iken afiyetle yemeğinizi yiyebilirdiniz.

6. Güçlü satranççı arkadaşı olan avantajlı olurdu çünkü oyunlar ajurne edilirdi.

40 hamle ve 4 saat şartı dolduktan sonra oyun başka bir gün devam edecek şekilde ertelenirdi. Oyunculardan biri hamlesini tahtada oynamaz ama hamlesini notasyon kağıdına yazardı. Ayrıca konum kaydedilir ve zarfla mühürlenirdi. Bilgisayarların olmadığı dönemde güçlü arkadaşlar oyunu analiz etmek için çok yararlı olurdu.

7. Notasyonu yanlış yazdığınız için oyunu kaybedebilirdiniz!

Ajurne zarfına kural dışı hamle yazarsanız yenik sayılırdınız. Mesela Kd1 yazdınız ama d1 karesine gidebilecek 2 kale varsa o zaman yandınız! Bu satırların yazarı Türkiye Şampiyonu Hakan Han’ın açık ajurne hamlesi yaptığına şahit oldu çünkü zamanında ajurne hamlesini yanlış yazdığı için kaybetmişti.

8. Satranç hakemi olmadan da turnuvalar oynanırdı!

Veya 50 oyuncuyu sadece bir hakem de yönetebilirdi! Eskiden İSD’de bir satranç hakemi günümüzün 10 hakemi gücündeydi. Hatta hakem turnuva salonunun yanındaki odada briç oynayarak da yönetirdi turnuvaya. Sadece zaman sıkışmaları başlayacak gibi olduğunda salona uğrardı. Satranç hakemleri para almazdı.

“Satranç hakemleri” dendiğinde akla ilk para da gelmezdi. Çünkü hakem o sırada İSD’de zaten olan hakemlerden biri olurdu.

9. Oyunlara 59 dakika geç gelebilirdiniz!

Maçlara 1 saat geç kalma hakkınız vardı. Bazı oyuncular özellikle geç gelerek rakibin sinirlerini bozardı. Türkiye Şampiyonu Can Yurtseven geç kalma konusunda epey ünlüydü. Ve genelde geç kaldığı maçları da kazanırdı. Bu satırların yazarı da kurbanlardan biridir.

10. Hakeme haber verip maça geç kalacağınızı söyleyebilirdiniz ve maç başlama saati ileriye alınabilirdi

Evet. Yeterince tanıdık bir oyuncuysanız böyle bir esneklik vardı ve maç gecikmeli başlardı. Bu satırların yazarının yine başına gelmiştir.

 

 

The post Doksanlı Yıllarda Satranç Turnuvalarında Yaşayabileceğiniz Fantastik Olaylar appeared first on Satranç Okulu.

Satrançta Başarıya Giden Dikenli Yol

0
0

Satrançta sportif başarıya ulaşmak oldukça zordur. Bunun için aşılması gereken oldukça fazla eşik vardır. Tüm bu eşikleri aşsanız bile final turnuvasında yapılacak tek bir hata bir yıllık emeği heba edebilir.

Üstelik geçen yıl şampiyon olmuş bir sporcuya göre bu yıl beşinci olmak da başarısızlık sayılabilir. Ne yazık ki ilk üç e girenin başarılı diğerlerinin başarısız kabul edildiği bir sistem var. Üstelik bu yalnız satranç için değil tüm sporlarda böyle.

Gelelim başarıya giden yoldaki dikenlere

Yola genelde anaokulu veya en geç 1.sınıfta yetenekli bir çocuğun tespit edilmesi ve turnuva başarısı amaçlı eğitilmesiyle çıkılır. Yetenekli çocukları tespitte pek hata olmaz. Bu işin kolay kısmıdır. Bu aşamada çocuklar turnuvalara hazırlık amaçlı eğitime tabi tutulurlar ve birkaç küçük turnuvaya katılırlar. Psikolojik olarak yatkın olmayanlar bu aşamada kendini belli eder. Bunların bir kısmı ben sıkıldım diyerek satrancı bırakır. Bunun sebepleri yenilgiye tahammülsüzlük, turnuva stresine tahammülsüzlük, rakiplerin hile veya manyellerine tahammülsüzlük vb. olabilir.

Son 5-6 yıl da ise tablet akıllı telefon vb aletlerin çocuklara küçük yaşlarda verilmesi sonucu son derece sabırsız bir nesil geldi. Her şeyi çok hızlı yaşadıkları için satranç onlara çok yavaş geliyor. Başarı için gereken teorik eğitime tahammül edemiyorlar bırakıyorlar. Zora hiç gelemiyorlar. Oysa hayat bir mücadele satrançta bunun küçük yaştaki provası.

Diyelim ki tüm bunları aştınız. Yani çocuk kendi iç problemlerini halletti (yenilgiye tahammülü var ders dinlerken sıkılmıyor vb.). Sıra dış problemlerle uğraşmaya geldi. İyi bir hocaya verilecek ücret, çocuğun satranç çalışmasını sağlamak vb.
Diyelim ki ailenin maddi problemi yok. Burada velinin çok çalıştığı için çocuğuna ayıracak vakti olmayabilir. Bu durumda antrenörün verdiği ödevleri çocuk büyük olasılıkla yapmayacak ve başarısız olacaktır (Bu tarz aileler haftada birkaç gün özel ders alarak bunu aşabilir)

Ama toplumun çoğu bunu yapamaz bu anlamda satranç pahalı bir spordur. Diyelim ki ailenin gücü ancak haftada bir gün özel ders almaya yetiyor bu durumda hocanın vereceği ödevlerin yaptırılması veliye düşüyor. Başka bir yöntem de bu durumdaki iki-üç ailenin bir araya gelerek grup dersi alması ödevin derste hocayla yapılmasıdır ama seviyesi yakın iki-üç çocuğun yan yana getirilmesi zordur.

Diyelim ki maddi problem ve satranç çalışma konusunu hallettiniz. Karşımıza bu kez okul engeli çıkabilir. Eğer çocuk çok fazla ödev veren bir okula gidiyorsa üstüne yapılacak satranç çalışmaları çocuğu isyan noktasına getirebilir. Bu kapsamda proje çocuk konusu da gündeme gelir. Hafta sonu kurstan kursa giden bir çocuktan hiçbir başarı beklemeyin. En fazla iki etkinlik iyidir. Örneğin satranç yanında basketbol veya yüzme olabilir. Ama satranç hocası turnuva var dediğinde o hafta baskete veya yüzmeye gitmemesi gerekecek ki burada bazı hocaların baskete 3-5 defa gitmeyeni takımdan çıkarmakla tehdit ettiği vb. durumlarla karşılaşılır ve veli er geç bir tercih yapmak zorunda bırakılır.

Diyelim ki bunu da hallettiniz. Çocuğunuz madalyalar kupalarda kazanmaya başladı. Bir süre sonra tökezlemeler de başlayacaktır. Çünkü rakiplerde ilerlemektedir. Çocuğunuz belli bir rating seviyesinde takıldıysa sorunun kaynağının bulunması ve buna uygun eğitim planlaması yapılması gereklidir. Burada bazı veliler defalarca antrenör değiştirse de mutlu olamamaktadır. Hata antrenörde de olabilir ama velide olma ihtimali daha fazladır. Veli çoğu zaman antrenörün işine cahilce müdahale etmektedir. Tabii bunun yanında gram fayda sağlamayıp velinin parasını almaya çalışan kötü niyetli antrenörlerde vardır. Keşke iyi antrenörü anlamanın sihirli bir yolu olsa. Bir yıl çalışıp gram ilerleme olmuyorsa yanlış antreman yapılıyor demektir. Sporcunun zayıf yanının tespiti ve bu konuda antreman yapılması konusunda veli antrenörle iletişim içinde olmalıdır. Velinin yapabileceği en iyi şey antrenöre işini öğretmeye kalmak değil antrenöre çocuğun zayıf yanının ne olduğunu ve kaç ay hangi konuda antreman yapacağı konusunda sorular sormaktır. Bazı veliler de kendini antrenör sanmakta çocuğuna kendi eğitim vermeye kalkmakta başka zararlar vermektedir. En iyi yol ekip çalışması yapmaktır. Ama bunu da sorarak ve nasıl katkı yapacağını öğrenerek yapmalıdır.

Her şeyi doğru yapmanız durumunda bile başarının garantisi yoktur. Mühim olan sürekli ileri gitmektir. Unutmayın ki satrançta öğrenmenin ve ilerlemenin sonu yoktur. Ömür boyu satranç oynayabilmek en büyük mutluluktur.

Yazan Ediz Erencek
Satranç Gönüllüleri Birlikteliği Facebook Grubunda yazılmıştır.

The post Satrançta Başarıya Giden Dikenli Yol appeared first on Satranç Okulu.

Babychess Yararlı mı Zararlı mı?

0
0

80’li yıllarda babychess ile tanışan Türkiye’de çok tartışması yapıldı. Kimilerine göre babychess zararlı, kimilerine göre zararsız ve hatta kimilerine göre yararlı bile!

Artıları:

  1. Eğlenceli – Kesinlikle! Babychess oynayan çocukları, yetişkinleri izlediğinizde ne kadar eğlenceli olduğunu görürsünüz. Normal şartlarda rakibinizden bir kademe üstünseniz rekabet açısından satranç zevksiz hale gelir. Oysa babychess oynarken yandan gelen bir taş bir anda dengeleri alt üst edebilir. Eh elbette gırgırı, şamatası bol olur!
  2. Taktik – Babychess oynarken hesaplama yaparsınız. Ve sadece tahtadaki taşlarla değil ama elinizdeki taşlara göre de düşünmek zorundasınız. Bu da hesap yeteneğinizi artırır.
  3. Hayal gücü – Havadan gelen taşlar ile normalde gerçekleştiremeyeceğiniz kombinezonları hayal edebilirsiniz.
  4. Dikkat – İstanbul Satranç Derneğinde masa başında oynanan babychess’te konuşmak yasaktır. Bu sebeple eşinizin neye ihtiyaç duyduğunu veya hangi taşlardan zarar göreceğini hesaplamak zorundasınızdır. Kendi tahtanızda dikkatli oynarken aynı zamanda yan tahtayı da gözlemlemek dikkatinizi ve algı kapasitenizi artırır.
  5. Sosyal – Takım halinde oyunlar hep daha sosyaldir. Takım arkadaşınızla galibiyetleri kutlayabilirsiniz. Kaybetme durumunda da suçu atabileceğiniz bir eşiniz hep orada!

Eksileri:

  1. Yüzeysel Oyun – Çok babychess oynadığınızda ve hızlı da oynanıyorsa, hızlı oynamak için yavan hamlelerle idare etmek satrancınıza zarar verebilir.
  2. Dikkat Dağıtıcı – Turnuva esnasındaki aralarda oynanan babychess zihinsel yorgunluk yaratabilir, normal satranca uyum sağlamakta zorluk çekebilirsiniz.
  3. Bağımlılık Yaratır – Keyifli olduğu için sürekli oynarsanız normal satrançla ilgilenmeye vakit bulamazsınız.
  4. Tartışmalar Yaşanabilir – İddialı oynanmaya başlandığı takım arkadaşları arasında birbirini suçlamalar ve tartışmalar başlayabilir.

 Antrenman Yöntemi Olarak Babychess

“Developing Chess Talent” isimli kitap dünyaca kabul görmüş ve Hollanda’da on beş yılı aşkın süredir Büyükusta Yusupov’un önderliğinde yapılan çalışmaların sonucunda yazılmış. Kitapta A’dan Z’ye yetenekli bir çocuğu desteklemek için gerekli olanlar var. Öğrencinin yemesinden, içmesine, aile ilişkilerine, antrenman tekniklerine kadar inanılmaz detayda yazılmış bir kitap. İçinde diyagram, konum yok 279 sayfa boyunca kamp nasıl yapılır, çocuklar nasıl yetiştirilir bu anlatılıyor. Kampta antrenman yöntemlerinden biri olarak da “Babychess oynanması” anlatılıyor. Değişiklik için iyi olduğu, alet kooordinasyonunu daha iyi kavramak için yararlı olduğundan bahsediliyor. Elbette antrenman için önerilen pek çok yöntemden biri olarak yer almış durumda ama sıralamalarda aşağılarda bulunmakta.
Babychess yoğun kamp çalışmalarında satrançtan uzaklaştırmadan yine satranç ile meşgul etmenin, çocuklarda satranç sevgisini artırmanın yolu olabilir. Özellikle ufak yaş gruplarında en önemli olay öğrencinin motivasyonunu sürdürebilmektir. Bu anlamda satranç kamplarında babychess’in yer alması da şaşırtıcı değil. Ne var ki babychess’e öcü gibi bakan yaklaşımdan dolayı Türkiye’de antrenörlerin buna cesaret etmesi zor gözüküyor.

Bilmiyorsanız Babychess’in nasıl bir şey olduğuna bir de siz bakın.

Kadıköy Satranç Merkezi‘nde IM Umut Atakişi ve GM Dragan Solak’ın da oynadığı karşılaşma.

Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Babychess turnuvasından görüntüler

Ve süper bir kadronun Babychess’i Carlsen, Vachier Lagrave, Aronin ve Caruana. Caruana’yı biraz babychess konusunda acemi gördük.

Aronian İstanbul Satranç Derneği’nde İSD Başkanı arn Garabetyan ve İzak Romi ile babychess oynarken.

Babychess’in Büyük İsmi Demir Büyüközkaya

İstanbul Satranç Derneği’nde bulabildiği her fırsatta babychess oynayan rahmetli Demir Büyüközkaya’yı anmadan geçmek de olmaz. Bulabildiği her gence babychessi  öğretmeye çalışan Demir abi zamanında pek çok kişinin eleştirilerine hedef olmuştu. O dönemler “Bulmaca çözmek nasıl satrancınızı geriletmezse babychess de satrancınızı geriletmez” diye temkinli konuşurdu. Dünya şampiyonunun bile babychess oynadığı ve kamplarda bile babychess’in önerildiği bugünleri görse herhalde yine aşağıdaki gibi tatlı tatlı gülümserdi.

Ruhu şad olsun.

demir_buyukozkaya

The post Babychess Yararlı mı Zararlı mı? appeared first on Satranç Okulu.


Gizemli Kale Hamleleri

0
0

2018 Adaylar Turnuvasının 3. turunda Vladimir Kramnik satranç tarihine geçecek güzel bir oyunla Levon Aronian’ı yenmeyi başardı.

Büyük turnuvaların ilk turunda veya her turunda özel bir ziyaretçi ki bu başarılı bir sanatçı, politikacı veya sporcu olabilir, turun ilk hamlesini yapar. Lüksemburglu piyanist ve kompozitör Francesco Tristano Aronian’ın yerine sembolik olarak 1.e4 oynar. Aronian ise nadiren 1.e4 oynamaktadır.

Elbette Aronian’ın başka hamle tercih etme hakkı vardır. Kramnik: “Piyonun e2’ye dönüp daha normal bir şeyin gelmesini bekledim” der ama Aronian hamleyi geri almaz. 1.e4 e5 2.Af3 Ac6 3.Fb5 Af6 ile Kramnik’in çok sevdiği Berlin Duvarına girilir.

Kramnik 2000 yılında Kasparov ile yaptığı maçta Berlin Duvarını kullanmış ve Kasparov’un 1.e4’ünü etkisiz hale getirmişti. Bu sayede de Kasparov’u 8.5 – 6.5 yenmeyi başardı.

Oyuna dönersek, Kramnik harika bir ev hazırlığıyla şah kanadından çok güçlü bir atak başlatır. Atak gizemli bir kale hamlesiyle başlar.

Kramnik’in 7…Kg8! ile elde ettiği galibiyet bir başka benzer oyunu akla getiriyor. Açıkçası bu kale hamlesi çok daha gizemli.

Aşağıdaki durumda siyahla ne oynardınız?

Cevabı oyunda..


Levon Aronian – Vladimir Kramnik 2018

1.e4 { Önemli turnuvalarda her turdan önce ünlü birisi sembolik hamle yapar. Aronian için de ünlü kişi 1.e4 oynamış. Kramnik, Aronian’ın hamlesini geri alıp yerine başka bir hamle yapmasını bekliyormuş ama Aronian hamleye dokunmayınca şaşırmış. } 1…e5 2.Nf3 Nc6 3.Bb5 Nf6 { Kramnik meşhur ettiği Berlin Duvarı’nı oynama fırsatını kaçırmıyor elbette. Bu varyant ile Kasparov’un 1.e4’ünün etkisiz hale getirmiş ve şampiyonluk maçını da alarak Kasparov’u tahtından etmişti. } 4.d3 { Aronian vezirleri değişmemeyi tercih ediyor. } ( 4.O-O Nxe4 5.d4 Nd6 6.Bxc6 dxc6 7.dxe5 Nf5 8.Qxd8+ Kxd8 { Çok oynanan devam yolu. Adeta vezirsiz bir oyunortası konumudur. Carlsen’in Dünya Şampiyonluğu maçından Anand’ı yenmesi unutulmaz. } ) 4…Bc5 5.Bxc6 dxc6 6.O-O ( 6.Nxe5 Qd4 { ve siyah kazanır. } ) 6…Qe7 7.h3 { İşte bu noktada zavallı Aronian, Kramnik’in açılış tuzağına düşüyor. } 7…Rg8! { Kramnik’in ev hazırlığı. Aslında fikir çok basit. Kapalı konularda erken rok atmak hata olabilir. Kramnik rakip şaha saldırı düzenleyecek. } 8.Kh1 { Anlaşılmaz gibi ama sebebi var. } ( 8.c3 g5! 9.Bxg5 Bxh3 10.gxh3 h6 { Ve siyahlar iyi olurdu. } ) 8…Nh5 9.c3 { Kanattan atağa merkezden cevap vermeye çalışıyor. } 9…g5 10.Nxe5 g4 { Kramnik atağına devam ediyor. } ( 10…Qxe5 11.d4 { Çatal ile aleti geri alırdı. } ) 11.d4 ( 11.hxg4 Qh4+ 12.Kg1 Ng3 { Ve mata çare yok. } ) 11…Bd6 12.g3 Bxe5 13.dxe5 Qxe5 14.Qd4 Qe7 15.h4 { Beyaz, siyahın atağının ilk dalgasını atlattı. } 15…c5 { Şimdi ise ikinci dalga geliyor. e4 piyonu başa dert. } 16.Qc4 ( 16.Qe3 b6 { Ve ardından Fb7 ile siyahlar üstün olurdu. } ) 16…Be6 17.Qb5+ c6 18.Qa4 f5! { Siyah saldırmaya devam ediyor. } 19.Bg5 ( 19.exf5 Nxg3+ 20.fxg3 Bd5+ 21.Kg1 Qe2 22.Rf2 Qe1+ 23.Rf1 Qxg3# ) 19…Rxg5! { Biri sizi tehdit ediyorsa ilk düşüneceğiniz şey tehdit eden taşı alıp alamayacağınız olmalı. } 20.hxg5 f4 { Hız kesmeden atağa devam. } 21.Qd1 Rd8 22.Qc1 fxg3 23.Na3 Rd3 24.Rd1 { Siyah kazanç konumda artık ama Kramnik en ince hamleleri yapıyor. Yine bir saldırı hamlesi! } 24…Bd5! 25.f3 gxf3 26.exd5 Qe2 27.Re1 g2+ { Kramnik’ten harika bir performans. Aronian yıllardır bekleyen bir ev hazırlığının kurbanı oluyor. } 0-1
J M de Oliveira Gomes – Joaquim Gentil Caetano Netto 1942

1.e4 e5 2.Nf3 Nc6 3.Nc3 Bc5 4.Bc4 d6 5.d3 Bg4 6.Be3 Nd4 7.Bxd4 Bxd4 8.h3 Bh5 9.Nb5 Bb6 10.Qe2 { Öğretici bir durum. Kapalı konumlarda aletleri en iyi yere getirebilmek için uzun manevralar yapabiliriz. } 10…Ne7 { Siyah …Af6 doğal hamlesi yerine bunu tercih ediyor haklı olarak } 11.O-O a6 12.Na3 Ng6 13.g3 Qf6 { Açmazdaki taşa yüklenmek doğaldır. } 14.Kg2 { Ve satranç tarihine geçen bir konum. Burada siyahın zor hamlesini bulmaya çalışınız. } 14…Rg8!! { İnanılmaz gizemli kale hamlesi. Siyah sıra dışı biçimde kalesini oyuna sokmanın yolunu buluyor. } 15.c3 Nh4+! 16.gxh4 g5 { Kaleyi ya açık hatta getireceksin ya da burada olduğu gibi kalenin önünü açacaksın. } 17.Rg1 Bxf3+ 18.Qxf3 gxh4+ { Analiz 19. Kh2 Qxf3 20. Rxg8+
Ke7 21. Rxa8 Qxf2+ 22. Kh1 Qf3+ 23. Kh2 Qg3+ 24. Kh1 Qxh3# Siyah iki kalesini de feda edererek mat eder. Bitiş de oldukça göz doldurucu. } 0-1

The post Gizemli Kale Hamleleri appeared first on Satranç Okulu.

Karpov Şişirilmiş Balon Mu?

0
0

12. Dünya Şampiyonu Anatoly Karpov sakin yapısıyla bilinir. Karakteri de belli ki oyun tarzına yansımıştır. Konumsal, baskıcı bir oyun yaklaşımı ile tanınır. Özellikle Kasparov ile yaptığı uzun maçlar sayesinde en medyatik şampiyonlardan biri olmuştur.

Ne var ki sessiz sakin yapısıyla sistemin adamı olmuştur. FIDE’nin uygulamalarına itiraz etmez. FIDE de onu korur. Politik açıdan hep güçten yanadır, muhalif olmaz, olmayı bile düşünmez. Kasparov, FIDE ile kavga eder, yeni oluşumlar peşinde koşar, Putin ile mücadele eder, hapse atılır, saldırıya uğrar, vatan haini ilan edilir.

1998 yılında Karpov ile Anand Dünya Şampiyonluğu Maçı yapar. Dünyanın en adaletsiz maçıdır. Anand 100 Büyükustanın oynadığı eleme usulü şampiyonluk turnuvasına girer. Sadece Kramnik şartları protesto ederek katılmaz çünkü karşılaşmalar iki oyun üzerinden oynanmaktadır ve Karpov en tepede beklemektedir.

Anand engelleri aşa aşa gelir.

21 gün boyunca mücadele eden Anand nihayet Karpov ile şampiyonluk maçı yapabilecektir ama sadece 3 gün dinlenme süresi verilir. Karpov ise tahtında rahat rahat beklemektedir ve uzatma maçlarında Anand’ı yenerek unvanını korur. Maç hakkında detaylı bilgi: Chessbase

Bu adaletsiz maçın ardından Anand “Karpov 5 kez adaletsiz şampiyonluk maçı oynadı” der.

Gelin inceleyelim, bakalım Anand’a hak verecek misiniz?

Fischer ile hiç oynanmayan maç

1975 yılında olması planlanan maça Fischer çıkmaz. Böylece Karpov tek bir hamle yapmadan Dünya Şampiyonu ilan edilir. Fischer, Karpov’dan çekindi gibi iddialar hep konuşulacaktır ama şu bir gerçek ki Fischer formunun zirvesindeydi. Sonra şampiyonluk maçı yaptığı yaşlı Korchnoy’u zorlukla yenebilmişti Karpov. Fischer ile Korchnoy ise o dönemlerde mukayese bile edilemezdi. Mesele şu ki zaten ruh sağlığı yerinde olmayan Fischer iyice kötüleşmişti ki Spassky ile maça çıkabilmesi bile şartların aşırı zorlanmasıyla olmuştu.

Karpov’u Kasparov’un elinden kurtaran FIDE kararı

Hep 24 oyun üzerinden gerçekleşen şampiyonluk maçları bir anda 6 galibiyet üzerinden oynanmaya başlar. Bu kararın Karpov’un bezdiren stiliyle alakası var mıdır bilinmez ama beklenenin aksine 1984 yılında maçın ilk 9 oyununda Karpov, genç Kasparov karşısında 4 -0 öne geçer. Saldırgan oyunu bırakan Kasparov skoru 5-3’e kadar getirir. Maç uzadıkça uzamıştır ve Karpov bir türlü altıncı oyunu alamaz. Karpov fiziksel ve ruhsal olarak çöküşe geçmişken FIDE imdadına yetişir ve maç iptal edilir.

Haksız yere verilen rövanş hakkı

İptal edilen maçın yerine 1985 yılında 24 oyun üzerinden Kasparov ile oynar ve 13-11 yenilerek unvanını kaybeder. Ne var ki Botvinnik zamanında iptal edilen rövanş maçı hakkı Karpov’a verilir. Anlaşılan o ki pazarlık masasında Karpov kartlarını yine iyi oynamıştır. 1986 yılında Kasparov ile yine şampiyonluk maçı yapar ama unvanını geri alamaz.

Dünya Dördüncüsü iken bir anda Dünya Şampiyonu olan Karpov

1992 yılında Adaylar Maçında yarı finalde iken Short’a elenir. Short sonra Timman ile final maçı yapar ve onu da yenerek Kasparov ile oynama hakkı elde eder. Ne var ki FIDE’nin hantal sistemine itiraz eden Kasparov kendi organizasyonları altında maç yapmaya karar verir. FIDE bu maçı tanımaz ve o yarı finalde elenen Karpov ile finalde elenen Timman Dünya Şampiyonluğu maçı yapar.

Maç konularında talih hep Karpov’dan yanadır. Karpov hayatının en kolay maçını yaparak FIDE Dünya Şampiyonu olur!

21 gün oynayan Anand ile en adaletsiz maç

Makalenin girişinde yazdığımız şampiyonluk maçı büyük olasılıkla tarihin en adaletsiz maçıdır. Güç olarak Karpov’un üzerinde olan Anand 21 gün boyunca altı değişik rakiple eleme maçı yapar ve yorulmamış Karpov’un karşısına çıkar. Ve bu maçı Karpov kılpayı kazanır.

Karpov bir değil ama beş defa avantajlı maç yapmıştır. Bu talihi veya yaratılmış durumlar olmasa acaba bu kadar övgüyle bahsedilir miydi? Yoksa tarihe sadece iki şampiyonluk maçı kazanan biri olarak mı geçerdi?

Sizce Karpov diğer şampiyonlarla karşılaştırılınca şişirilmiş bir balon mu?

 

The post Karpov Şişirilmiş Balon Mu? appeared first on Satranç Okulu.

2018 Adaylar Turnuvasında Büyük Çekişme

0
0

Carlsen’in rakibini belirlemek üzere 8 oyuncu arasında çift tur döner olarak düzenlenen turnuvanın 12. turu şaşırtıcı şekilde sonuçlandı. 7 puan ile lider olan Caruana, 6 puan olan Karjakin ile karşılaştı. 6.5 puan ile ikinci sırada olan Mamedyarov ise tüm oyunlarını berabere biten Ding ile karşılaştı.

Mamedyarov beyazlarla riskli bir oyun sergiledi ve kazanıp liderliğe oturmayı umarken kaybetti. Karjakin ilginç bir kalite fedası ile konumu zorladı ve caruana’yı yenerek 7 puana ulaştı. Turnuvanın bitimine 2 tur kala ortalık epey karışmış durumda. Karjakin ve Caruana 7 puan ile birinciliği paylaşırken Mamedyarov, Ding ve Grishchuk 6.5 puanda.

12. Tur Oyunları

Tüm oyunlar

 

Canlı Yayın 26 Mart 16:00: Chess24

The post 2018 Adaylar Turnuvasında Büyük Çekişme appeared first on Satranç Okulu.

Avrupa Bireysel Şampiyonasında Türk Oyuncular ve Oyunları

0
0

Gürcistan, Batum’da düzenlenen Avrupa Bireysel Şampiyonasında 8. tur ile mücadele devam ediyor. Her ne kadar adı Avrupa Bireysel Şampiyonası olsa da açık bir turnuva olan bu yarışmaya 302 oyuncu katılmış durumda.

Oldukça kuvvetli bu turnuvada oyuncularımız zorlu bir mücadele vermekte.

8. tur sonrası sıralama

Canlı yayın: Chess24

Türk Oyuncuların puan durumu ve performansları

8. Tur Eşlendirmeleri

Türk Oyuncuların Oyunları

The post Avrupa Bireysel Şampiyonasında Türk Oyuncular ve Oyunları appeared first on Satranç Okulu.

Mamedyarov, Carlsen’in rakibi olabilir!

0
0

Berlin’de oynanmakta olan Adaylar Turnuvasının 13. turunda Türk satrançseverlerin merakla takip ettiği Şehriyar Mamedyarov, Rus rakibi Grishchuk’u yendi. Birinci sırada olan Caruana da Aronian’ı yenince son turda heyecan doruğa çıkmış durumda.

Caruana 8 puandayken, Mamedyarov ve Karjakin 7.5 puanda. Bir eşitlik halinde Mamedyarov eşitlik bozma ile turnuvayı kazanıyor.

Mamedyarov’un siyah taşlarla Kramnik’e karşı oynaması işini oldukça zorlaştırıyor. Öte yandan ilk karşılaşmalarında Kramnik kaybetmişti ve basın toplantısında Kramnik ile Mamedyarov analiz kapışması yankı uyandırmıştı. Büyük olasılıkla Kramnik maçın rövanşını almak için tüm gücüyle yüklenecek. Bu da elbette keskin oyun ve iki taraflı şanslar anlamına gelir.

Karjakin ise Ding Liren’e karşı oynuyor ve Ding şu ana kadar hiç oyun kaybetmedi. Bununla beraber 7 puandaki Ding’in ufak da olsa birinci olma şansı var ve bunu zorlayabilir.

Mamedyarov 12. turda dramatik şekilde Ding’e kaybetmişti. Grishchuk’u yenerek iddiasını sürdürdü. Karjakin, Kramnik ve Grishchuk’u yenerek Rusların korkulu rüyası oldu adeta


“Mamedyarov beyazla 18 aydır kaybetmiyordum ve en kritik durumda kaybettim. Üstelik Ding sürekli berabere yapıyordu. Geldi beni yeniverdi. Kaybetmem adeta felaketti. Bugün saat 7’de kalktım ve kazanmak zorundaydım” diye yorum yaptı.

Caruana güzel bir oyunla Aronian’ı yenerek liderliğini sürdürdü.

Caruana “Son yıllardaki en heyecanlı son tur. Üç hatta dört oyuncu birincilik için mücadele ediyor” diye yorum yaptı. Turnuvada pek iyi oynamayan Aronian kötü sonuca rağmen güleryüzlü yorumlar yaptı.

Turnuvada son durum

İstatistik bilgilere göre Mamedyarov’un birinci olma şansı %25

Canlı Yayın 27 Mart 16:00: Chess24

The post Mamedyarov, Carlsen’in rakibi olabilir! appeared first on Satranç Okulu.

Viewing all 113 articles
Browse latest View live